Tersanelerimizin Gelişimi
Türklerin Anadolu’da tarih sahnesine çıkması ve Anadolu’nun üç tarafının denizlerle çevrili olması, Türklerin denizlere yönelmesinin gerekliliğini kaçınılmaz hale getirmiştir. Selçuklular döneminde Çaka Bey’in 1081’de, İzmir’de ilk tersaneyi kurması ve ilk Türk donanmasını inşa etmesi Türk denizciliğinin gelişimi açısından önem arz etmektedir. Dönemin en önemli tersanesi olan ve 1227’de Alanya’da yapılan Alaiyye Tersanesi, Akdeniz egemenliği açısından önem teşkil etmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise akla gelen önemli tersaneler; İzmit, Karamürsel, Gelibolu, İstanbul, Sinop ve Süveyş tersaneleridir. İzmit’in Bizans’tan alınmasıyla İzmit Tersanesi kurulmuştur. Düzenli ve ilk büyük Osmanlı tersanesi 1390 yılında Yıldırım Bayezid döneminde yapımına başlanan Gelibolu Tersanesidir. Bu tersane, Tersane-i Amire kurulana kadar Osmanlının en önemli deniz üssü olmuştur. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1455 yılında temeli atılan Haliç Tersanesi 16. yüzyılda dünyanın en büyük tersanelerinden biri olmuş ve bir yıl içerisinde 249 gemi inşa edebilecek kapasiteye sahip olmuştur. Dönemin önemli tersanelerinden biri de Galata-Haliç-İstanbul Tersanesi olarak da bilinen Tersane-i Amire, Osmanlı devletinin yıkılışına kadar Osmanlı donanmasının merkez üssü olma özelliğini korumuştur.
Cumhuriyet Döneminde; Denizcilik, Türk’ün milli ülküsü olarak benimsenmiş, tersanelerin teknoloji ve altyapı eksikliklerinin giderilmesi ve gerekli yatırımlar yapılması sağlanmıştır. Bu kapsamda,1935 yılında Askeri tersanelerde denizaltı yapılabilecek düzeye ulaşılmış, 1938 yılında 5.000 tonilatoya kadar gemi inşa edecek 1 tersane ve 1.000 tonilatoya kadar aynı anda 4 gemiyi inşa edecek 2 tersane inşası planlanmış ve ticari gemilerin gelecekteki önemi görülerek 1939 yılında İstanbul Pendik Tersanesinin yapımı için çalışmalara başlanmıştır.
1960’larda Kamu tersanelerinin mevcut teknik eksiklikleri tamamlanmış olup, Haliç, Camialtı ve İstinye Tersanelerinde yük ve yolcu taşımacılığı yapan tekneler imal edilmiştir. 1965 yılında Camialtı Tersanesinin kapasitesi artırılarak 15.000-18.000 DWT’lik gemilerin yapılması için elverişli konuma getirilmiş ve 1966 yılında Gölcük Deniz Kuvvetleri Tersanesinin kapasitesi artırılmış, böylelikle büyük gemi yapımının olanakları hazırlanmıştır. Bu dönemde yurt içi gemi inşa kapasitesinin artırılması ve tersanelerin modernleştirilmesi esas alınmıştır.
1970’lerde Devlet tarafından yerleri belirlenerek, kiralanmak suretiyle Tuzla Gemi İnşa Sanayi Bölgesi kurulmuştur. Alaybey Tersanesinin, Türkiye’nin en büyük bakım-onarım tersanesi konumuna ulaşması için gerekli düzenlemelere başlanmıştır. 1939 yılında kurulması planlanan Pendik Tersanesi, 1969 yılı yatırım programına alınmış, Üçüncü 5 Yıllık Kalkınma Planı döneminde yapımına başlanmış ve 1982 yılında hizmete açılmıştır. Haliç, tarihsel gelişimi, jeopolitik konumu, doğal liman olma özelliği, iklim koşullarının elverişli olması, sanayi ve ticaret merkezine yakın olması nedeniyle büyük önem teşkil etmektedir. Haliç Tersanesi, Camialtı Tersanesi, İstinye, Alaybey ve Pendik Tersanesi 1984 yılında Türkiye Gemi Sanayisi AŞ’ye bağlanmıştır.
1980 ve 1990’lı yıllarda Kamu tersanelerinin kapasitesi 99.600 DWT’ ye, Özel sektör tersanelerinin kapasitesi ise 218.000 DWT’ ye yükselerek toplam kapasite 317.600 DWT olmuştur. Tersanelerin kapasitelerini artırmaya, altyapılarını tamamlamaya yönelik çalışmalar sürdürülerek dünya gemi inşa piyasasında rekabet kabiliyeti kazanılmaya çalışılmıştır.
Avrupa ve İstanbul’a yakın olan, Ege ve Akdeniz’e geçiş yolu üzerinde önemli konuma sahip olan Yalova İlinin Altınova Bölgesinde 2004 yılında 40 yatırımcı tarafından kurulan, Yalova Altınova Tersane Girişimcileri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, özel sektör tarafından, hiçbir devlet kaynağı kullanılmadan tamamen kendi finansman imkanları ile gerçekleştirilmiş ve stratejik öneme sahip ulusal bir proje olarak hayata geçirilmiştir.
Bu yatırıma bağlı olarak, yeni tersane yatırım talepleri gelmiştir. Bu minvalde, 2001 yılında yatırım programına konulan ‘’Türkiye Tersaneler Master Planı’ ’nın yapımı için 2004 yılında ihale süreci başlatılmış ancak 2007 yılında tamamlanabilmiştir. Askeri ve Ticari gemilerin tasarımı ve yüksek yerlilik katkı oranıyla üretilmesi için Türkiye Tersaneler Master Planlarının sonuçları dikkate alınarak yeni tersanelerin kurulması planlanmıştır.
İlerleyen yıllarda tersanelerin kapasiteleri,
üretim ve bakım-onarım kapsamında artmış ve buna bağlı olarak, 2003 yılında 37
olan tersane sayımız %127 artarak 2021 yılında 84’e, 0,55 milyon DWT olan
tersane kapasitemiz ise yaklaşık 8 kat artarak 4,65 milyon DWT ’ye ulaşmıştır.
Gemi Geri Dönüşüm Sanayinin Gelişimi
Gemi Geri Dönüşüm; ekonomik ömrünü tamamlamış gemilerin seferden çekilmesi ve yerlerine yeni gemilerin getirilmesi, daha güvenli ve çevreye duyarlı, daha fazla işletme verimi olan, denizcilik risklerini daha aza indiren tabii bir teknolojik süreç içinde yerini bulmaktadır. Gemi Geri Dönüşümü, hurdanın geri dönüştürülmesi ve yeniden kazanılması faaliyetinin ilk halkasında yer alan bir sektördür. Tüm dünya ülkelerinde gemi geri dönüşüm sanayi, denizcilik sektörünün önemli bir birimini oluşturan bir “Yeşil Endüstri” olarak kabul edilmektedir.
Ülkemizde gemi sökümü, Cumhuriyet öncesi tarihlerde yapılmaya başlayan bir faaliyettir. Ülkemizdeki ilk gemi sökümü faaliyetleri Bozmacı İlhami Selçuk Söker tarafından Haliç’te başlatılmıştır.1925 yılında Bandırma Vapuru ve Ertuğrul Yatı dahil birçok gemi bu bölgede sökülmüştür. Aynı senelerde Hasköy’de Avram Kohen tarafından yabancı gemilerin sökümü yapılmıştır.
Günümüzde gemi geri dönüşüm sanayinin merkezi konumundaki Aliağa’da Gemi Söküm Organize Sanayi Bölgesi kurulması konusunda ilk yasal adım 07.10.1974 tarihli ve 7/8951 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile atılmıştır. Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’ndeki gemi söküm çalışmaları hakkında ilki 1977, ikincisi 1986 yıllarında olmak üzere iki kez Aliağa Gemi Söküm Bölgesi Yönetmeliği” yayımlanmıştır. 1970 yılı ortalarında Aliağa’da bugünkü Limaş İskelesi ve sahilinde 2 adet geminin sökümü yapılmıştır. 1976 yılında, Ege Denizi, Çandarlı Körfezi, Aliağa Taşlı Burnu ile Ilıca Burnu arasındaki sahil şeridi ve 600 dönümlük arazi Bakanlar Kurulu Kararı ile Gemi Söküm Bölgesi olarak ilan edilmiştir.
Bu kapsamda, 1977 yılında Aliağa Gemi Söküm Bölgesinde ilk sökülen gemiler, Manisa, Çoruh Gemileri, Batman, Turgut Reis Tankerleri ve Ankara Yolcu Gemisi olmuştur. Türk bayraklı gemilerin yanı sıra çelik izabe fabrikalarının hurda ithal lisanslarına istinaden ithal edilen yabancı bayraklı gemilerin de sökümüne başlanmıştır.
İlerleyen yıllarda, Asbest, PCB ve PCT’ler ile tehlikeli kimyasalların kontrolü, önlemler ve bertarafına ilişkin gemi sökümünü yakından ilgilendiren düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na bağlı olarak çıkan mevzuat gemi söküm faaliyetlerinde de geçerli düzenlemelerdir. 2000’li yılların başlarından itibaren IMO, ILO, UNEP, AB gibi uluslararası kuruluş ve örgütlerin, gemi sökümünde etkinliğini artırması nedeniyle Türkiye’de bu kuruluş ve örgütlere uygun hareket etmeye başlamıştır.
Bu bağlamda, ülkemiz, dünya gemi geri dönüşüm sektörüyle yakından ilişkili olan Basel Sözleşmesine 1994 yılında taraf ülke olurken Hong Kong Sözleşmesi’ni de ilk imzalayan ülkelerden biri olmuştur. Ancak ilgili kanunun TBMM’den geçip Resmî Gazete ’de yayımlanması 2017 yılını bulmuştur.
Küresel gemi geri
dönüşüm sektör verileri incelendiğinde; 1983’te görece düşük miktarlarda söküm
yapan Hindistan, Bangladeş ve Çin, 2000’li yıllardan itibaren sektörün öncü ülkeleri
olmuştur. Ülkemizde ise 2009 yılında
geri dönüşüme tabi tutulan gemilerin toplam tonajı 557 bin GT iken, 2020 yılında
rekor artışla %219 artarak 1,77 milyon GT’luk gemi geri dönüşümü
gerçekleştirilmiştir. 2020 yılı dünya gemi geri dönüşüm verilerine göre (500 GT
üzeri gemiler): Bangladeş, Hindistan, Pakistan’ın ardında Türkiye 1,5 milyon GT
ile dünyada 4. sırada yer almıştır.